16 Ekim 2008 Perşembe

Tadeusz Kosciuszko Mound

Pazar günü havanın güzelliğini fırsat bilip Krakow’un en yüksek dört tepesinden biri olan Kościuszko Tepesi’ne (Kopiec Kościuszki, Kosciuszko Mound) gitmeyi planlayan Belçikalı arkadaşlarımızın davetine icabet ettik. Daria ve Annelies Belçika’nın Flaman Bölgesi’nin başkenti Leuven’de Leh ve Rus Dilleri ve Kültürleri üzerine çalışıyorlar.
Kosciuszko Mound Lehlerin 1820-23 yıllarında milli kahramanları Tadeusz Kosciuszko anısına inşaa ettikleri yapay bir tepe, bir yığın. 1775-83 Amerikan Bağımsızlık Savaşı’ında (American War of Independence) savaşmış muzaffer bir albay olan Tadeusz Kosciuszko (Andrzej Tadeusz Bonawentura Kościuszko 1746-1817) Amerikan vatandaşlığına kabul edilmiş ve rütbesi tuğgeneralliğe yükseltilmiş. Amerikalıların da milli kahraman olarak gördüğü Kosciuszko’nun Philadelphia’daki evi hâlâ ayakta ve başta Boston ve Detroit olmak üzere Amerika’nın çeşitli eyaletlerinde adının verildiği caddeler, sokaklar ve parklarla, adına dikilmiş heykelleri ve anıtları bulunmaktaymış. Leh kaşif Paweł Edmund Strzelecki Avusturya’nın en yüksek dağına Kosciuszko Dağı adını vermiş. General Kosciuszko’nun Lehler için adına bir tepe dikecek kadar önemli olmasının nedeni ise 1794 yılında Rus Çarlığına karşı Leh direnişini örgütlemiş olmasıymış.
Tepenin hemen bitişiğinde neogotik tarzda inşa edilmiş bir şapel var (Bronisława Chapel). 33 metre uzunluğundaki Kosciuszko yapay-tepesinin deniz seviyesinden yüksekliği 326 metre. Tepeye çıkmak için öğrenciyseniz 4, değilseniz 6 zloti (3.5ytl) ödemek zorundasınız.
Krakow’un cetvelle çizilmiş sokaklarını, geniş, ferah caddelerini, yemyeliş park ve bahçelerini 326 metre yükseklikten izlerken aklınıza İstanbul’u getirmemeye çalışmanız gününüzün geri kalanını iyi geçirmenize yardımcı olacaktır.

2 yorum:

rober koptaş dedi ki...

bu ne kardeşim, sulu zırtlak istanbul’u ozleme ayaklari filan... ayıp ayıp! bunun için mi gönderdik seni oralara...
ayrıca inşa, inşaa değil :)

Ararat Şekeryan dedi ki...

Geçen gün Konya'da Krakow'a gelmiş birkaç Türk arkadaşla konuşuyoruduk, bize siz salak mısınız yahu İstanbul bırakılıp Krakow'a gelinir mi dediler. Tabi ki İstanbul bırakılıp Krakow'a gelinir, benim Krakow'un geniş ferah ve cetvelle çizilmiş gibi duran caddelerinden, yemyeşil parklarından bahçelerinden söz etmemin sebebi de İstabul'a olan özlem falan olmasa gerek. :)

Bloğa bir şeyler yazarken dikkat etmeye çalışıyorum fakat çoğu zaman yazıları üçüncü kez okuma şansım olmuyor! Sürç-i lisanlar hoş görülmeyi beklerlerken pat diye blog yorumlarında yüzüme vurulmaları nahoş. :