20 Ekim 2008 Pazartesi

Krakow’da “İstanbul: Hatıralar ve Şehir” ve Lehlerin kitap okuma alışkanlıkları üzerine

Herhalde o zamanlar piyasaya yeni çıkmış olacaktı ki Krakow’daki ilk günlerimde “Nobel ödüllü Türk yazar…” gibi bir cümleyle süslenmiş sütlükahve rengindeki büyük posterler eşliğinde büyüklü küçüklü her “Księgarnia”nın (Kşengarnia, kitabevi) baş köşesine üst üste yığılmış olarak görüyordum onu. “İstanbul: Hatıralar ve Şehir” Orhan Pamuk’un yaklaşık iki ay önce piyasaya sürülen “Masumiyet Müzesi” adlı aşk romanından önce çıkarttığı son kitabı. Pamuk’un 2006 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmış olması Lehlerin de bir “Orhan Pamuk” harekâtı düzenlemesinde etkili olmuş ki “Kar”, “Benim Adım Kırmızı”, “Yeni Hayat” adlı romanları sekiz ay içinde (05.2007-01.2008) art arda çevirip piyasaya sürmüşler. Türkiye’de 2003 yılında piyasaya sürülen Pamuk’un Lehçedeki dördüncü ve son kitabı “İstanbul: Hatıralar ve Şehir” karton kapak ve ciltli olmak üzere iki seçenekle sunulmuş okuyuculara. Karton kapaklının kitabevlerindeki raf fiyatı 38, ciltlininki ise 44 zloti (yani yak. 25ytl), bazı kitap satış sitelerinden online sipariş vererek Türkiye’de olduğu gibi kitabı biraz daha ucuza elde etme şansınız var. Pamuk’un Lehçeye çevrilmiş diğer kitaplarında da olduğu gibi kitabın isminde değişiklik yapılmamış (Stambuł. Wspomnienia i miasto). Fakat diğer dillere çevrilen Türkçe kitaplarda da gözlemlediğim üzere kitapların Türkçe baskılarındaki kapakları kullanılmamış. Birkaç yıl önce yadırgadığım bu durumu şimdilerde gerekli görüyor olmam farklı kültürlerin farklı algıları olduğunu az da olsa anlayabilmiş olduğumun göstergesi olabilir mi acaba! Lehçe kitap satış sitelerinde ve kitapevlerinde gezinirken Leh yayıncılığında kitapları karton kapaklı ve ciltli olarak piyasaya sürmenin yaygın bir uygulama olduğunu da görmüş oldum. Bir milletin kitap okuma alışkanlığının olup olmadığını otobüslerde, metrolarda, tramvaylarda kitap okuyup okumadıklarına bakarak anlayabileceğimizi iddia eden bir yazı okuduğumu hatırlıyorum, bu tezden yola çıkarak Lehlerin kitap okuma alışkanlıkları hakkında olumlu veya olumsuz bir teşhis koyabilmenin pek mümkün olmayacağı açık, zira en uzun otobüs veya tramvay yolculuğunuz 25-30 dakika sürüyor bu şehirde. Fakat kiraların çok fazla olduğunu düşündüğüm cadde ve meydanlardaki kocaman dükkanlardan en az birinin ağzına kadar kitap dolu bir kitabevi olduğunu görmek buradaki kitap okuma alışkanlığı hakkında tahmin yürütmeyi kolaylaştırıyor olsa gerek. Birkaç ay sonra İstanbul’u özlemeye başladığımda herhangi bir kitabevine gidip bir adet “Stambuł. Wspomnienia i miasto” satın alıp içindeki resimlere bakacağım, her ne kadar 30-40 yıl önceki İstanbul'u görecek olsam da kafamda bir şeyler canlanır belki.

Hiç yorum yok: